Ağrı tedavisi kişiye özel olmalı...

Toplumda sık görülen hastalıklardan biri olan sinüzit hastaların yaşam kalitesini belirgin olarak düşürmektedir

Toplumda sık görülen hastalıklardan biri olan sinüzit hastaların yaşam kalitesini belirgin olarak düşürmektedir. Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Merve Şakır sinüzit belirtileri ve komşu dişler ile olası ilişkinin önemini anlattı.

Sinüsler burun çevresindeki kemiklerde bulunan içi hava dolu boşluklardır. Sinüzit bu boşlukların iç yüzeyini döşeyen mukozanın iltihabını belirten genel bir tanımdır. Sinüzit belirtileri kişiden kişiye değişmekle birlikte; genellikle burun tıkanıklığı, geniz ve burun akıntısı, ses değişikliği, koku alma bozukluğu şikayetleri ön plandadır. Zaman zaman hafif ateş de bu tabloya eşlik edebilir. Özellikle maksiller sinüsler konumları nedeniyle üst çene diş kökleri ile çok yakın ilişkidedir. Bu nedenle diş ağrısı ve sinüzit ağrısı sıklıkla karıştırılabilmektedir.

Sinüzit diş ağrısına neden olabileceği gibi dişteki enfeksiyon kaynaklı sinüzit de gelişmiş olabilir. Üst azı dişlerinde enfeksiyon durumunda, gömülü 20 yaş dişi olması halinde maksiller sinüs enfeksiyonu oluşabileceği pek çok araştırmanın sonucunda ortaya konmuştur.

Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Merve Şakır, maksiller sinüs enfeksiyonlarında Kulak Burun Boğaz uzmanlarının yanı sıra diş hekimleri tarafından üst dişlerdeki enfeksiyon varlığının değerlendirilmesinin önemli olduğunu belirtti.

Özellikle tek taraflı burun akıntısıyla birlikte ağız kokusu, dişlere dokunulduğunda şiddetli ağrı gibi belirtilerden yakınıyorsanız, dental kaynaklı sinüzit ihtimali göz ardı edilmemeli ve dişteki enfeksiyona yönelik tedavi için diş hekimine başvurulması gerekmektedir.

 

AĞRILARINIZA KULAK VERİN
Ağrı bedenimizde bazı şeylerin yolunda gitmediğinin alarmıdır. Tedavi edilmediği takdirde hayatı kabusa çevirebilir. “Fizyolojik olarak ağrı reseptörleri uyarılır, spesifik ağrı lifleriyle beynimize iletilir ve beynimizde ağrı bölgesinde bilgi işlendikten sonra ağrıyı hissederiz” diyen Liv Hospital Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Kader Keskinbora ağrının merak edilen yönlerini anlattı.

Kronikleşmeden tedavisi yapılmalı
Ağrı aslında organizmayı korumak için çok önemlidir. Zarar verici hareketlerden, maddelerden, kaçınmamızı sağlar. Ama ağrı tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını alt üst eden en önemli şey haline gelir. Bu nedenle ağrı başladığı andan itibaren nedeni araştırılmalı ve kronikleşme sürecine geçmeden tedavisi yapılmalıdır.

Fibromiyaljinin tedavisinde geç kalınmamalı
Tedavide en çok geç kalınan ağrılı durum fibromiyalji hastalığından yakınan hastalarda yaşanır. Fibromiyalji nedeni tespit edilemeyen, yaygın vücut ağrıları ile kendini gösteren, kaslarda, ensede, sırtta, bel, kol, bacak ve kalça ekleminde belirgin ağrı ile seyreden bir hastalıktır. Bu hastalarda uyku bozuklukları, vücutta ağrılı hassas noktalar, eklemlerde sabah sertliği, ellerde ve kollarda uyuşma, şişlik hissi gibi şikayetler vardır. Kabızlık, gaz şişkinliğine de sık rastlanır. Sancılı ve düzensiz adet, tiroid hastalıkları, glikoz toleransı bozukluğu gibi hormonal bozukluklar da şikayetler arasındadır. Fibromiyalji hastalarında yapılan kan ve görüntüleme tetkiklerinde ağrıyı açıklayacak patolojiye rastlanmaz. Bu nedenle çoğu hastanın bu bulguları psikolojik olarak algılanır ve bu yönde tedavi edilmeye çalışılır. Aslında ruh ile beden arasında yaşanan çatışma, çoğu ağrılı geçen bu sürece neden olur.

Ağrı tedavisi kişiye özel olmalı
Ağrılı hastalara yaklaşırken her bedenin ve yaşamın farklı olduğu ve dolayısıyla da ağrının kişiye özel olduğu mutlaka akılda tutulmalıdır. Başka birine iyi gelen ağrı kesici ilaç ya da tedavi her kişide aynı sonucu vermez.