Türkiye’nin büyük şehirlerinde dolaşırken karşımıza çıkan manzara artık tek tiplemeye sığmıyor: Bir kaldırım kenarında sessizce çömelmiş biri… Yanından geçince yakana yapışan biri… Bir de adım adım takip ederek “Abi vallahi son gelişim” diyen seri senaristler… Dostlar, kabul edelim: Dilencilik eski dilencilik değil. Model değişti, teknik değişti, hatta bazıları resmen “profesyonelleşti.” Yani memlekette “Dilencilikte AR-GE dönemi” başlamış durumda. Duygu Sömürüsü altı nokta sıfır: Türleri çoğaldı, numaralar çeşitlendi Hukuk kitapları hâlâ klasik tanımlarla uğraşadursun, sokaktaki gerçek bambaşka. Artık dilenciliğin çeşitleri neredeyse telefon modelleri gibi: Bir. Sessiz oturanlar: “Görüntü var, ses yok”Bir köşede durur, bakmaz, konuşmaz. Ama üzerindeki sessizlik manyetik alan gibi; yakınından geçenin vicdanını çeker. İki. Tacizkâr yaklaşım: “Abi bir dakika!”Durur, konuşur, yapışır. Bir anda kendini duygusal şantajın ortasında bulursun. Üç. Çocuk kullanılan dilencilik: “Vicdan sömürüsünün zirvesi”En acımasız yöntem. Çocuk, yetişkinin duygusal kredi kartı gibi kullanılıyor. Hukuka göre suç; insanlığa göre ayıp ötesi! Dört. Engellilik ve hastalık rolü: “Oscar’lık performanslar”Sargılar, değnekler, sahte raporlar… Bazıları gerçekten muhtaç, onlara saygımız sonsuz. Ama bazıları var ki, Spielberg görse film çeker. Beş. Örgütlü dilencilik: “Bu sokak bizim, şu cadde sizin”Bölgeler paylaşılmış, günlük ciro raporu alınır gibi para toplanıyor. Bir tek POS cihazı eksik; yakında onu da takarlar! Altı. Modern dilencilik: “Takım elbiseliden şefkatli talep!”Geldik işin bam teline… Artık dilencilik sadece köşede oturarak yapılmıyor dostum. Bazıları öyle bir kılıfa sokmuş ki:Yer: beş yıldızlı otelDekor: avize ışıklıFon müzik: hafif piyanoTema: “Yardım gecesi” (!) El açma yok… Ama mikrofon var: “Değerli dostlar, küçük bir destekle büyük işler yapacağız…” Özeti şu: Bu dilencilik VIP salona taşınmış hâli! Eskisi çamurluydu, yenisi parfümlü. İkisi de aynı işi yapıyor: Toplumdan para istiyor. Salonda olunca dilencilik meşrulaşmıyor! Sokaktakine “kabahat”, çocukla yapılana “suç”, ama takım elbiseli yapınca “organizasyon” demek… Yok öyle!Ne kadar ışık koyarsan koy, ne kadar dekor süslersen süsle, ne kadar “destek gecesi” dersen de, para istemek para istemektir.Sokakta çömelerek yapınca ayıp, salonda mikrofonla yapınca “prestij” olmuyor. Son söz:Köşede yapan içimizi acıtır, salonda yapan canımızı sıkar!Dilencilik ister sessizce olsun, ister ısrarla… İster sokakta olsun, ister sahne ışıklarının altında…Değişmeyen bir gerçek var: İyi niyeti sömürmek hangi kılıfa girerse girsin, istismardır.Toplumun vicdanı üzerinden para toplamak, ister koltuk değneğiyle, ister smokinle yapılsın… Fark etmez.Dilencilik her hâliyle dilenciliktir… Sağlıklı kalın…
MAGAZİN
Yayınlanma: 23 Kasım 2025 - 19:11
Güncelleme: 23 Kasım 2025 - 19:13
Dilencilik Evrim Geçiriyor!
“Maymundan insana değil, köşeden salona…”
MAGAZİN
23 Kasım 2025 - 19:11
Güncelleme: 23 Kasım 2025 - 19:13







