Ama ben de bir şeyden vazgeçmeyeceğim:
Çocukları vitrin malzemesi yapan, fotoğraf dekoru gibi kullanan, masumiyeti reklamın içine sıkıştıran zihniyeti teşhir etmeye!Bakınız…
Dün “Müze gezisi” bahanesiyle kreş öğrencilerini sahneye sürdüler.
Bugün “Demokrasi dersi” adı altında meclis salonunu oyun parkına çevirip küçük çocukların arkasına geçtiler.
Yarın ne olacak?
Çocuklara makas verip temsili açılış mı yaptıracaklar?
Sırada ne var, merak ediyorum doğrusu!Ne adına?
Siyaset adına. PR adına. Fotoğraf adına. Gösteriş adına.Ve işin en acı tarafı…
Bunu yaparken yüzlerinde gururla gülümseyen bir ifade var.
Sanki büyük bir başarıya imza atmış gibi!
Ne yaptınız?
Kimi kurtardınız?
Kime ne öğrettiniz?
Çocuğa mı, topluma mı?
Hayır!
Öğrettiğiniz tek şey: “Kamera gelince herkes rolünü oynar.”Bu mu demokrasi bilinci?
Bu mu insan hakları eğitimi?
Bu mu pedagojik yaklaşım?Çocuk dediğin insan evladıdır, propaganda aksesuarı değil.Kreşteki öğretmenler bile çocukların duygusal güvenliğini korumak için uğraşırken, bazıları siyasi kariyerini parlatmak için minik bedenleri merdiven basamağı yapmaya çalışıyor.Biliyorum…
Bu yazıyı okuyan bazıları rahatsız olacak.
Olacaklar tabii!
Çünkü doğrular rahatsız eder.Ben, bu meslekte yarım asrı devirmiş bir gazeteci olarak söylüyorum:
Bir ülkede en büyük istismar, çocuğun istismarıdır.
Siyasi istismar da bunun farklı bir yüzüdür.Eğer gerçekten demokrasi öğretmek istiyorsanız:
– Çocuğu meclis koltuğuna oturtmak yerine karşısına demokrat bir öğretmen oturtun.
– Eline pankart verip yürütmek yerine, hakkını savunmayı öğretin.
– Onu fotoğrafa değil, hayata hazırlayın.Ama yok…
Amaç eğitim değil, amaç içerik üretmek.
Amaç haber olmak.
Amaç görünmek.
Amaç ‘biz çalışıyoruz’ mesajını vermek.Kusura bakmayın, ben bu tiyatroya alkış tutmam.
Tutmayacağım da.Bu köşeden açık açık ilan ediyorum:Kim çocukları etkinlik adı altında kameraların önüne sürüyorsa,
Kim bu miniklerin masumiyetini siyasal gösteriye dönüştürüyorsa,
Kim görevi hizmet etmekken ekranlara oynamayı tercih ediyorsa…
Ben de onu halka şikâyet edeceğim.
Hem de sonuna kadar!Çocukların yüzünden PR devşiren hiçbir anlayışın arkasında durmam.
Bu benim hem gazetecilik hem insanlık görevimdir.Ve son sözüm şu:Demokrasi önce büyüklerin ahlakıyla başlar, küçüklerin pozuyla değil.
Kreş çocuklarını rahat bırakın.
Onları eğitin, ama reklamınıza değil; geleceğe hazırlayın.Sağlıklı kalın...
Çocukları vitrin malzemesi yapan, fotoğraf dekoru gibi kullanan, masumiyeti reklamın içine sıkıştıran zihniyeti teşhir etmeye!Bakınız…
Dün “Müze gezisi” bahanesiyle kreş öğrencilerini sahneye sürdüler.
Bugün “Demokrasi dersi” adı altında meclis salonunu oyun parkına çevirip küçük çocukların arkasına geçtiler.
Yarın ne olacak?
Çocuklara makas verip temsili açılış mı yaptıracaklar?
Sırada ne var, merak ediyorum doğrusu!Ne adına?
Siyaset adına. PR adına. Fotoğraf adına. Gösteriş adına.Ve işin en acı tarafı…
Bunu yaparken yüzlerinde gururla gülümseyen bir ifade var.
Sanki büyük bir başarıya imza atmış gibi!
Ne yaptınız?
Kimi kurtardınız?
Kime ne öğrettiniz?
Çocuğa mı, topluma mı?
Hayır!
Öğrettiğiniz tek şey: “Kamera gelince herkes rolünü oynar.”Bu mu demokrasi bilinci?
Bu mu insan hakları eğitimi?
Bu mu pedagojik yaklaşım?Çocuk dediğin insan evladıdır, propaganda aksesuarı değil.Kreşteki öğretmenler bile çocukların duygusal güvenliğini korumak için uğraşırken, bazıları siyasi kariyerini parlatmak için minik bedenleri merdiven basamağı yapmaya çalışıyor.Biliyorum…
Bu yazıyı okuyan bazıları rahatsız olacak.
Olacaklar tabii!
Çünkü doğrular rahatsız eder.Ben, bu meslekte yarım asrı devirmiş bir gazeteci olarak söylüyorum:
Bir ülkede en büyük istismar, çocuğun istismarıdır.
Siyasi istismar da bunun farklı bir yüzüdür.Eğer gerçekten demokrasi öğretmek istiyorsanız:
– Çocuğu meclis koltuğuna oturtmak yerine karşısına demokrat bir öğretmen oturtun.
– Eline pankart verip yürütmek yerine, hakkını savunmayı öğretin.
– Onu fotoğrafa değil, hayata hazırlayın.Ama yok…
Amaç eğitim değil, amaç içerik üretmek.
Amaç haber olmak.
Amaç görünmek.
Amaç ‘biz çalışıyoruz’ mesajını vermek.Kusura bakmayın, ben bu tiyatroya alkış tutmam.
Tutmayacağım da.Bu köşeden açık açık ilan ediyorum:Kim çocukları etkinlik adı altında kameraların önüne sürüyorsa,
Kim bu miniklerin masumiyetini siyasal gösteriye dönüştürüyorsa,
Kim görevi hizmet etmekken ekranlara oynamayı tercih ediyorsa…
Ben de onu halka şikâyet edeceğim.
Hem de sonuna kadar!Çocukların yüzünden PR devşiren hiçbir anlayışın arkasında durmam.
Bu benim hem gazetecilik hem insanlık görevimdir.Ve son sözüm şu:Demokrasi önce büyüklerin ahlakıyla başlar, küçüklerin pozuyla değil.
Kreş çocuklarını rahat bırakın.
Onları eğitin, ama reklamınıza değil; geleceğe hazırlayın.Sağlıklı kalın...








