Yerel mi? Ulusal mı? Gazetecilik mi?
'Haber haberdir, ister Ankara'da yaz ister Kartal'da; etkisi, cesareti ve doğruluğu varsa sınır tanımaz…'
Gazeteciliğin kuralıdır; doğru haberin yeri olmaz. Ama nedense bu ülkede haberleri ikiye ayırmışlar: Ulusal ve Yerel… Peki soruyorum, haber yerel mi olurmuş?
Bir belediyenin yaptığı yolsuzluk, milyonlarca insanı ilgilendiren bir imar talanı, bir çocuğun okulda gördüğü şiddet, bir doktorun hatalı ameliyatı…
Bunlar sadece o semtin mi haberi?
Hayır!
Çünkü doğru haberi ilk kim yazarsa, olayın kaderi onun kalemiyle şekillenir.
Ben, Kartal’da, Maltepe’de, Ömerli’de yazdım… “Yerel” dedikleri gazetelerle, başbakanların uykusunu kaçırdım. “Ömerli’de 500 Trilyonluk Yağma” manşetim, Ankara’daki koltukları salladı. “Yerel”miş, “ulusal”mış; fark eder mi? Haber, hakkıyla yazıldığında, etkisi ulusaldan da büyüktür.
Türkiye’de hâlâ şöyle bir yanlış algı var: Ulusal gazeteler büyük, yerel gazeteler küçük!
Hadi oradan!
81 vilayete dağılan, tirajı milyonları bulan gazeteler bile bazen bir mahallenin bakkalında konuşulan bir haberi göremiyor. Çünkü Ankara’dan, İstanbul’un göbeğinden bakarsan bazı gerçekleri göremezsin.
Yerel gazete dediğin, halkın nabzını tutar; doğrudan kalbine dokunur. Ulusal gazete bir sayfa ayırırsa şükredersin, yerel gazete ise olayı manşet yapar, ses getirir.
Evet, Türkiye’de gazete okuma alışkanlığı ne yazık ki yerlerde sürünüyor. 30 milyon nüfustan 300 bini gazete okuyor; Cumhuriyet Gazetesi 40 bin basıyor, 81 vilayete nasıl yetişsin? Ama bir yerel gazete, 5 bin bile bassa, o 5 bin kişi ertesi gün o haberi çarşıda pazarda konuşuyor. Hangisi daha güçlü, sen söyle?
Haberin gücü, sayfaların rengiyle, gazetenin logosuyla ölçülmez. Yürekli bir gazeteci için “yerel” diye bir şey yoktur; haber ya vardır, ya yoktur.
Ve unutmayın; doğruyu yazan kalem, hangi masanın üstüne konursa konsun, gerçeğin sesi ulusaldır.
Yerel mi? Ulusal mı? Gazetecilik mi?
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın verdiği basın kartında “Yerel” ya da “Genel” yazmaz. Sadece “GAZETECİ” yazar. Çünkü gazeteciyi gazeteci yapan şey kartı değil, kalemidir.
Türkiye’de yıllardır gazetecilik “yerel” ve “ulusal” diye ayrılıyor. Oysa haber haberdir. Bir köydeki yangın da, meclisteki bir yasa da halkın gerçeğidir. Yerel gazete bazen öyle manşetler atar ki ulusaldan daha çok ses getirir.
Basın kartı yalnızca bir kimliktir, cesaretin ve kalemin belgesi değildir. Gerçek gazeteci; doğruyu yazan, korkmadan yazan kişidir.
Ve unutmayın:
“Gazeteciyi kartı değil, yazdıkları tanımlar.”
Sağlıklı kalın