"Sirenler Değil, Kalpler Çalsın"
Sevgiyi öyle hissetmeli ki insan, kalbinin en ince damarları bile sızlamalı…
İşte bugün öyle bir gün.
Saat dokuzu beş geçe yalnız sirenler değil, yürekler çalmalıydı aslında.
Çünkü o sadece bir insan değil, bir çağın vicdanıydı.
O’nunla birlikte yoksulluk dirence, esaret bağımsızlığa, cehalet aydınlığa dönüştü.
Ama şimdi, o büyük sevginin yerini vitrinlerdeki paylaşımlar aldı.
Bir günlüğüne “Atatürkçü” olup, ertesi gün unutanlar sardı çevremizi.
Oysa Atatürk sevgisi; sesli anmalarda değil, sessiz saygılarda yaşar.
Bir çocuğun kitap okuma hevesinde, bir öğretmenin ilk derse girerken duyduğu heyecanda, bir kadının özgürce yürüyüşünde gizlidir o sevgi.
Saat 9’a gelirken, bazıları için bu saygı duruşu sadece bir telaş…
Oysa altı yedi saat sonra kurulacak rakı masalarında, iki üç kadeh sonrasında her şey unutulacak.
Bir zamanlar “Atam” diye başlayan cümleler, bardak seslerine karışacak.
Kimi evinin yolunu bile şaşıracak…
Hayat devam edecek elbet, ama o büyük adamın bize öğrettiği hayat olmayacak.
Bugün sadece anmayalım, anlayalım.
Sözde değil, özde yaşatalım.
Ve sevgimizi öyle büyütelim ki; kalemimiz yazarken bile sızlasın, tıpkı yüreğimiz gibi…
Sağlıklı kalın…