Oflu mu Daha Fena, Şeytan mı?
Zamanın birinde şeytan oturmuş düşünüyormuş.
İçlenmiş kendi kendine.
“Ben binlerce yıldır kötülüğün sembolüyüm, her gün bir günah benden bilinir…
Ama şu Karadeniz’in Oflu’su yok mu, benim bile aklım yetmiyor yaptıklarına…” demiş.
O sırada gökten bir nida yükselmiş:
"Madem Oflu’yu yaratacaktın Allah’ım, beni niye yarattın?”
Bu fıkrayı duymayan yoktur, ama mesele gülüp geçmekte değil.
Asıl mesele, kötülüğün kaynağını hep dışarıda aramakta.
İşimize gelince “şeytan dürttü” deriz,
Vicdanımız sustuğunda “kader böyleymiş” diye avunuruz.
Ama asıl mesele, dürtenin de, susturanın da, yapanın da biz olduğumuzdur.
Şeytan Bahane, İrade Şahane
Oflu’yu bilirsiniz.
Hazır cevaplığıyla, kurnazlığıyla, lafı eğip bükmeden söylemesiyle meşhurdur.
Bazen bir sözle kırk yıllık derdi çözer,
Bazen de bir cümleyle masadaki herkesi susturur.
Ama şeytan öyle mi?
Kendini gizler, ses çıkarmaz.
O hep bir “vesvese”yle gelir.
Ama son kararı kim verir?
Elbette insan!
İşte burada “Oflu” devreye girer.
Oflu, hem şeytanı tanır…
Hem de ona yol vermez.
O yüzden şeytan bile itiraf eder bazen:
“Ben fısıldadım ama şu Oflu’nun aklına yetişemedim!”
Kötülüğün Kimliği Değil, Kaynağı Önemli
Kimi zaman kötülük şeytan maskesiyle gelir,
Kimi zaman ise dost yüzlü bir tebessümle...
Ama gerçek şudur ki:
Kötülük, insan aklında doğar.
İrade göz yumar, vicdan susarsa, kötülük dile gelir.
Bugün sokakta, siyasette, sosyal medyada gördüğünüz her kötülüğün arkasında bir “şeytan” yok.
Çoğu zaman orada bir “insan” var.
Ve bazen şeytan, sırf bunu görmekten utanıp af dileyecek hale geliyor.
Kıssadan hisse...
Şeytandan korkma, vicdansız insandan kork.
Ve en çok da içinde büyüttüğün küçük kötülükleri fark et.
Çünkü bugün “Oflu gibi” hazırcevap olabilirsin,
Ama unutma: Cevaplar kadar, sorular da karakteri belli eder.
Sağlıklı kalın…