"Gazetecilik Şantaj Aracı Değildir!"

Gazetecilik; gerçeği aramak, kamuoyunu bilgilendirmek ve doğruları savunmaktır.

Ama ne yazık ki son yıllarda bazı kişiler, bu kutsal mesleği şantaj, tehdit ve menfaat aracı hâline getirdi.

Heybeliada’daki olay bunun en güncel örneğidir.

Bir gazeteci, belgeye dayanmadan, araştırmadan, yalnızca “görüntü var” diyerek bir işadamını ve işletmesini hedef gösteriyor.

Kurumlara şikâyet dilekçeleri yağdırıyor, sosyal medyada linç başlatıyor, sonra da “ben kamu yararına haber yaptım” diyerek sıyrılmaya çalışıyor.

Oysa bu tür yalan haberler, hem mesleğe hem de ülkeye zarar veriyor.
Basın özgürlüğü, yalan söyleme özgürlüğü değildir.

İtibar zedelemenin, manipülasyon yapmanın, şantajla çıkar sağlamanın hiçbir hukuk devletinde yeri olamaz.

Nitekim, 2018 yılında Cumhuriyet gazetesi muhabiri Mehmet Kızmaz ve imtiyaz sahibi Orhan Erinç, “3. Havalimanı Mezarlık Gibi” başlıklı haberde itibar zedeleme gerekçesiyle mahkeme tarafından 15 bin TL tazminata mahkûm edilmişti.

Mahkeme, “haber gerçeğe dayanmadığı için basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez” hükmünü vermişti.

Bugün de aynı adalet terazisi işlemelidir.

Mesleğini kirleten, insanları karalayarak çıkar elde etmeye çalışan herkes için hukukun gereği yapılmalıdır.

Yetkililer bu tür gazetecileri ayıklamalı!


Gerçek gazetecilik, bu mesleğe gönül vermiş, emek sarf etmiş, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelenlerin işidir.

“Gazeteciyim” kimliği altında çalışan ama aslında insanları lekeleyen kişilerin, bu kutsal mesleği kirletmeye hakkı yoktur!

 

Gerçek Gazeteciliği Yapanlara Hatırlatmadır!

 

Unutmayın!


Samanlık yanar ama farelerin anası belllenir.
Çünkü bu çatının altında bizler de varız!

 

Sağlıklı kalın…