Yeni bir yıla daha kapı aralıyoruz dostlar…
Takvim yaprakları değişince hayat değişmiyor belki ama insanın içindeki umut tazeleniyor. “Bu sene daha iyi olacak” cümlesi, dünyanın en eski dualarından biri. Fakat 2026’ya girerken sadece umut yetmiyor; biraz da akıl, biraz da sorumluluk gerekiyor.Çünkü dışarıda sert bir dünya var…
Kuruyan topraklar, kızgın bir gökyüzü, nefesi kesilen bir doğa… Ve bütün bunların ortasında, içimizde hâlâ yeşermeye çalışan küçük bir iyilik tohumu.İnanıyorum ki o tohum, hâlâ bizim elimizde.Yeni yıl, her zaman “dilek” mevsimidir.
Bazıları daha çok gülümsemek ister, bazıları huzur arar, kimisi aşkı, kimisi de kendini affetmeyi… O küçük dileklerin hepsi, insan olmanın en saf halidir. Ama bugün, bu dileklerin yanına bir şey daha eklemek zorundayız:“Dünyaya iyi davranma” sorumluluğunu…Çünkü 2026, bize sadece mutluluk istemeyi değil;
mutluluğu hak edecek bir dünya bırakmanın da gerekliliğini hatırlatıyor.Kırmadan, dökmeden, tüketmeden…
Daha çok paylaşarak…
Biraz durup dinlenerek…
Daha çok birbirimizi anlayarak…
Ve en önemlisi, geleceğin çocuklarına temiz bir nefes bırakmayı unutmadan.Şikâyet ettiğimiz dünya, aslında tam da bizim yaptığımız dünyanın ta kendisi.
Birbirimize gülümsersek, dünya da gülüyor…
Biz öfkelenirsek, dünya da kararıyor.
İşte bu kadar basit, ama bu kadar etkili bir bağ var aramızda.2026’ya adım atarken, ben kendi adıma şu küçük sözleri veriyorum:
Biraz daha affedeceğim…
Biraz daha seveceğim…
Biraz daha koruyacağım…
Biraz daha gülümseyeceğim…
Ve yazmaya, uyarmaya, doğru bildiğim yolda yürümeye devam edeceğim.Dilerim ki siz de kendi sözlerinizi bulun.
İster bir pulun üzerine yazın, ister bir kalbin içine…Yeni yıl, herkesin kapısını aynı umutla çalsın:
Barış, huzur, sağlık, sevgi ve adalet.
Gerisi zaten gelir dostlar.Hepimize iyi bir yıl olsun.
Hoş geldin 2026…
Takvim yaprakları değişince hayat değişmiyor belki ama insanın içindeki umut tazeleniyor. “Bu sene daha iyi olacak” cümlesi, dünyanın en eski dualarından biri. Fakat 2026’ya girerken sadece umut yetmiyor; biraz da akıl, biraz da sorumluluk gerekiyor.Çünkü dışarıda sert bir dünya var…
Kuruyan topraklar, kızgın bir gökyüzü, nefesi kesilen bir doğa… Ve bütün bunların ortasında, içimizde hâlâ yeşermeye çalışan küçük bir iyilik tohumu.İnanıyorum ki o tohum, hâlâ bizim elimizde.Yeni yıl, her zaman “dilek” mevsimidir.
Bazıları daha çok gülümsemek ister, bazıları huzur arar, kimisi aşkı, kimisi de kendini affetmeyi… O küçük dileklerin hepsi, insan olmanın en saf halidir. Ama bugün, bu dileklerin yanına bir şey daha eklemek zorundayız:“Dünyaya iyi davranma” sorumluluğunu…Çünkü 2026, bize sadece mutluluk istemeyi değil;
mutluluğu hak edecek bir dünya bırakmanın da gerekliliğini hatırlatıyor.Kırmadan, dökmeden, tüketmeden…
Daha çok paylaşarak…
Biraz durup dinlenerek…
Daha çok birbirimizi anlayarak…
Ve en önemlisi, geleceğin çocuklarına temiz bir nefes bırakmayı unutmadan.Şikâyet ettiğimiz dünya, aslında tam da bizim yaptığımız dünyanın ta kendisi.
Birbirimize gülümsersek, dünya da gülüyor…
Biz öfkelenirsek, dünya da kararıyor.
İşte bu kadar basit, ama bu kadar etkili bir bağ var aramızda.2026’ya adım atarken, ben kendi adıma şu küçük sözleri veriyorum:
Biraz daha affedeceğim…
Biraz daha seveceğim…
Biraz daha koruyacağım…
Biraz daha gülümseyeceğim…
Ve yazmaya, uyarmaya, doğru bildiğim yolda yürümeye devam edeceğim.Dilerim ki siz de kendi sözlerinizi bulun.
İster bir pulun üzerine yazın, ister bir kalbin içine…Yeni yıl, herkesin kapısını aynı umutla çalsın:
Barış, huzur, sağlık, sevgi ve adalet.
Gerisi zaten gelir dostlar.Hepimize iyi bir yıl olsun.
Hoş geldin 2026…







